Merhabalar Franchise dostları.
Görmekle dokunmak, dokunmakla hissetmek, yemek ile sindirmek üzerine sıra gelen satırlar.
‘Bunun franchise ile ne ilgisi var ne alaka?’ dediğinizi duyar gibiyim. O halde anlatayım. Başarılı her franchise zincirinin başlangıç noktası tüm hikayenin yazılmaya başlandığı ilk dükkan değil midir? Her şeyin başladığı, ürünlerin beğenildiği, servis standartlarının oluşturulduğu, dükkan konseptinin geliştirildiği, markanın tanınmaya, müşterilerin sayısının artmaya hatta kuyrukların oluşmaya başladığı işte o ilk nokta. Franchise sisteminin özünde zaten bu başarının klonlanması, adeta fotokopi çekilerek başka noktalara, şehirlere ve ülkelere yayılması yetmez mi? Evet, franchise sisteminin en kısa ve öz tarifi işte budur. ‘Başarıyı yakala ve onu bozmadan çoğalt’ Bozmadan, bozmadan…
Fotokopi bile çektiğinizde ilk çıkan kağıt ile son çıkan kağıtta baskı kalitesi düşüyorsa bu iş o kadar da kolay değil. Peki, çok mu önemli, hani azcık bozulsa ne olur ki, bir sürü nokta birçok ciro kaynağı bir o kadar kâr elde etmek değil mi? Maalesef ki değil. Birçok franchise zincirinde çöküşün başlangıcı işte o ilk başta yakalanan başarının iyi kopyalanamaması olmuştur. Öyle bir noktaya gelinir ki hatta ‘Ya o başarı gerçekten de neydi acaba?’ diye dönüp sorar şirketin yöneticileri. Büyüme hızı, genişleyen yapı, dönen çarkların büyümesinin ne yazık ki böyle bir riski vardır. Başarının özünü gözden kaçırmamıza sebep olur. İlk dükkanda, ürün her zaman taze, oracıkta üretilmiş, personel ve patron aynı takımda, müşteriler her zaman el üstünde, ilgi hep üst düzeyde.
Bu noktada müşteriye ismi ile hitap edebiliyor, onu tanıyabiliyorsunuz. Ortaya çıkan sorunlar için anında çözümler üretilebiliyor. Hizmette çok önemli olan extra dokunuşlar, ikramlar, öneriler çok etkin yapılabiliyor. İşte görmek ile dokunmak arasındaki fark burada. Dünyaca ünlü bir hızlı tüketim zincirinin kapısından giriyorsunuz, hatırı sayılır bir ücret ödeyerek bir menü alıyorsunuz. Aynı esnada kasa arkasında, üretimde çalışan personel birbirlerine sesleniyor, yüksek ses ile aralarında
bir konuyu konuşuyorlar. Size o firmanın ürün standartları içinde ürünü veriyor olmaları belli ki onlar ve yöneticileri için yeterli. Size o alışverişi oradan yapmaya mecburmuşsunuz, ürünü aldınız daha ne istiyorsunuz hissiyatı çöküveriyor. İşte burada sıkıntı başlıyor. Yiyebiliyor ama keyif almıyor bir anlamda sindiremiyorsunuz bu alışverişi. Müşteriler olarak artık daha çok dokunuş, daha yakın ilgi, farklı bir sunum ve hizmet ve her şeyden önemlisi gülen bir yüz arıyoruz. Franchise ile büyürken bu ögeleri koruyup bünyemizde tutabiliyorsak işte o zaman olmuşuz demektir. Çok olmak, iyi olmak olmadığı gibi, çok ciro da çok kâr anlamına her zaman gelmez. Kıymetli franchise dostları, ilk baştaki başarıyı hiç unutmamanız, büyürken yakalanan o değerleri beraberinizde tüm noktalara taşıyabilmeniz dileği ile.
Sağlıkla kalın.