Anadolu tarihten bu yana bir medeniyetler köprüsü, bir göç ülkesi olmuş. Her gelen kendi kültürünü
beraberinde getirmiş, eskiyle yeni kaynaşmış, Anadolu medeniyetleri böyle doğmuş. Dört bin yıl önce doğudan ata binen Hatti’ler gelmiş, Yunan mitolojisine at-adam kentaur girmiş. Üç bin yıl önce batıdan gelen Yunanlıların ataerkil kültürü, ana tanrıça Kybele’yi Efes’te Artemis yapmış. İki bin yıl önce batıdan gelen İskender, doğuda Hindistan’a kadar gitmiş, fethettiği kültürleri kaynaştırmış, hazinedarı Bergama’da tıp ve bilim merkezini kurmuş. Bin yıl önce doğudan gelen Türklerin Ayaz Ata’sı Hristiyanların Noel Baba’sı, Bizans’ın saray müziği Türklerin sanat müziği, seyyar çadırın yaygısı halı evlerin yer döşemesi olmuş.
Göç böyledir, kültürleri kaynaştırır. Göç hep vardı, hep var olacak. Osmanlı fethettiği yerlere kendi kültürünü götürdü, kaybettiği yerlerden dönenler oranın kültürünü getirdi, örneğin Balıkesir’i peynirin, Gaziantep’i baklavanın başkenti yaptı. Cumhuriyet devrinde köyden kente göç halen sürüyor, yöresel kültür şehre taşındı, franchise ile ivme kazandı, şehirlerde caddeleri, AVM’leri yöresel yemekçiler doldurdu. Almanya’ya göçen Türklerin yapıp sattığı döner bugün Almanya’nın en çok tüketilen fast food ürünü. Son yıllarda bölgemizde savaşla hızlanan, vatandaşlıkla teşvik edilen göç, şehirlerin demografisini değiştirdi. Bazı mahallelerde tabelalar, ziller Arapça yazılıyor, bazı işyerlerinde çalışanlar Türkçe bilmiyor. Orta Doğu’dan, Orta Asya’dan, Karadeniz’in kuzeyinden gelen göç dalgasının kültürümüzü nasıl değiştirdiğini yaşayıp göreceğiz.
Göç ve franchise
Gelenlerin çoğu bulduğu işte çalışıyor, bir kısmı kendi işini kuruyor. Bildiği işi sürdürenler genelde hemşerilerine hitap ediyor, kendi dilinde tabela asıyor. Bilmediği işe girenlerin ilk seçeneği franchise almak. Bu durum esasen franchise zincirleri için önemli bir potansiyel, franchise herkes için güvenli yatırım yöntemi, ancak yabancılar arasında oldukça yüksek oranda başarısızlık yaşanıyor. Bunun nedenini doğru anlamamız, çare bulmamız, franchise verenlerin, alanların ve ülkenin hayrına olacak şekilde yönlendirmemiz gerekiyor. Yabancı olmaktan kaynaklanan sorunlar aşikar. Piyasayı tanımayan, araştırmadan alan, yanlış yerde, yanlış işe, yüksek bedel ödüyor. Türkçe bilmeyen, müşteri iletişiminde, ekip yönetiminde zorlanıyor.
Sermayesi sınırlı olan eksik başlıyor, ilk hatada yolda kalıyor. Yanlış yönlendirilmekten kaynaklanan sorunlar belirsiz. Emlak danışmanlığı yapan yabancılar, kendilerine güvenen vatandaşlarına, başarı ihtimali düşük olan, yüksek komisyon aldıkları veya kendi kurdukları markaları satıyor. Franchise verenlerin çoğu yapamayacak kişiye vermiyor veya deneyip gördükten sonra yabancıya franchise vermeme kararı alıyor. Franchise verenlerin bir kısmı ise yabancı
danışmanlara yüksek komisyon ödüyor, başarı şansı düşük yabancılara fahiş yatırım yaptırıyor, işlemeyecek yerde açtırıyor, işlemeyen yerlerini devrediyor.
Sessiz ortak
Franchise alanları iki farklı kesim olarak görebiliriz. Kaçıp gelenlerin sermayesi sınırlı, yeni vatanlarında tutunmak zorundalar, canla başla çalışmaya hazırlar, yüksek kar değil garanti gelir bekliyorlar. Keyfi gelenlerin sermayesi güçlü, ikinci vatanlarında da yürüyen bir işleri olsun istiyorlar, bizzat çalışmak değil uzaktan yönetmek istiyorlar, makul kar bekliyorlar. Alıştığımız seçim kriterlerine bakarsak, bu kesimlerin ikisine de franchise verilmez. Ancak yatırımcı bulmakta zorlanan markalar, parası hazır bu kesimler için uygun bir formül üretebilir. Basit işlemle, makul fiyatlı ürün satan, müşterinin hizmet kalitesinden çok ürüne ve fiyata baktığı işlerde “silent
partner” yani yönetime karışmayan ortak modeli kurulabilir. Franchise veren birkaç şube için ayrı bir yönetim ekibi kurar. Franchise alan yönetime karışmaz, yönetim ekibinin masrafını öder. Yatırımcı işletmeyi izler, uygun iş varsa çalışır, ancak işi öğrendiği ve yönetebileceği zaman işinin başına geçer. İşi bilen biri yatırımını örneğin 2.5-3 yılda çıkarıyorsa, sessiz ortak örneğin 3.5-4 yılda çıkarır, az ama güvenli kazanç sağlar.
Yabancılara önerim
Franchise güvenilir yatırımdır, ama herkes her işi yapamaz, her iş her yerde tutmaz. İş, yer, kişi doğru seçilmezse her iş batar. Önemli olan kendinize uygun işi seçmek. Kendiniz tanıyın, güçlü ve zayıf yönlerinizi belirleyin, seveceğiniz işe girin. Yapacağınız yatırım, işteki rolünüzü belirler. Yanlış beklentilerle yatırım yapmayın, işin gerektirdiği çabayı harcamak zorundasınız. Az yatırımla işinizin işçisi olursunuz. Orta yatırımla ekibinizin lideri olursunuz. Yüksek yatırımla işinizin patronu olursunuz. Marka, ürün, fiyat değil, müşterinizi seçin. Kolay müşteri, uygun fiyatlı, bilinen ürün ister, az yatırım, ucuz eleman yeter. Zor müşteri, prestijli mekan, lüks ürün ister, çok yatırım, pahalı eleman gerekir. Yabancı bir ülkede ilk işinizde kolay müşteriye hitap edin. Kendinizi hazır hissettiğinizde zor müşteriye geçersiniz. İşlek yer para kazandırır ama kira, hava parası için yüksek bedel ödersiniz. İyi marka para kazandırır ama giriş bedeli, tedarik maliyeti, royalite için yüksek bedel ödersiniz. İyi bildiğiniz, iyi olduğunuz işlere girerseniz parayı kendiniz kazanırsınız. Ancak böyle bir üstünlüğünüz yoksa, yere ve markaya bedel ödemekten çekinmeyin. Karlılığı parayla, yüzdeyle değil, yatırımın dönüş yılı ile değerlendirin. Markasız, sistemsiz iş 1-2 yılda, sistemli zincir 3-4 yılda, güçlü marka 5-6 yılda yatırımını çıkarır. Bu süreler işi, ortamı, dili iyi bilen yerli yatırımcılar için geçerli, bu konuda eksiğiniz varsa bu süreler 1-2 yıl uzar. Az kazanın, hep kazanın, kısa sürede yatırımı çıkaracağınızi söyleyenlere inanmayın.